Yazar: Süleyman Aydar
Tarih: 29 Kasım 2025
Özet
Bu çalışma, Prof. Dr. Zakir Kaya’nın “Arabın Türke Zulmü” adlı eserini tarihsel bağlam, kaynak kullanımı, yöntemsel yaklaşım ve literatüre katkı bakımından değerlendirmektedir. Eser, 670–750 dönemindeki Arap-Türk karşılaşmalarını askeri, siyasi ve sosyo-kültürel boyutlarıyla ele alarak Türklerin dini yönelimlerindeki zorlayıcı faktörleri tartışmaya açmaktadır. Emevi akınlarının yarattığı baskı, zorunlu göç ve demografik kayıplar, Türk toplumunun inanç yönelimlerinin şekillenmesinde belirleyici unsurlar olarak konumlandırılmaktadır. Kitabın Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunması, çalışmanın kurumsal düzeyde kalıcı bilimsel kaynak olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Arap-Türk ilişkileri, etnik tarih, dini dönüşüm, Türklerin İslamlaşması, Emevi dönemi, tarihsel baskı
1. Giriş
Prof. Dr. Zakir Kaya’nın “Arabın Türke Zulmü” adlı çalışması, Türk-İslam tarihi yazımında uzun süredir tartışılmayan bir dönemi analitik biçimde ele almasıyla dikkat çekmektedir. Yaygın tarihsel anlatılar, Türklerin İslamiyet’i Talas Savaşı sonrasında gönüllü bir kabul süreciyle benimsediklerini varsayar. Kaya’nın çalışması ise bu süreci siyasi baskı, askeri şiddet ve demografik yıkım ekseninde yeniden tartışmayı önerir. Bu bağlamda eser, Türklerin İslamiyet ile karşılaşma sürecini farklı bir teorik çerçevede tartışmaya açmaktadır.
2. İnceleme Kapsamı ve Teorik Çerçeve
Eserin temel tezi, Türklerin Müslümanlaşma sürecinin baskı altında ve çoğu zaman travmatik deneyimler eşliğinde gerçekleştiğidir. Kaya, Emevi yönetiminin Orta Asya politikalarını değerlendirirken şu unsurları merkeze alır:
• Türk kabilelerine yönelik askeri seferler
• Zorunlu iskan ve göç politikaları
• Bölgesel nüfus kayıpları ve kitlesel şiddet olayları
• Dini yönelimlerin baskıya tepki olarak çeşitlenmesi
Bu yaklaşım, konunun yalnızca inanç tarihine değil, aynı zamanda etnik kimlik ve devlet-sosyoloji ilişkisine bağlanmasını sağlar.
3. Metodolojik İnceleme
Kaya’nın yöntemi, kronolojik anlatı ile karşılaştırmalı analiz arasında bir denge kurmaktadır. Eserde:
• Arap kronikleri
• Türk sözlü geleneği
• Bölgesel tarih kaynakları
• Etnografik kayıtlar
birlikte değerlendirilmiştir. Bazı bölümlerde kaynak çeşitliliği dar olmakla birlikte, dönemsel olay örgülerinin yeniden inşasında kullanılan veri seti, eserin analitik değerini belirgin biçimde artırmaktadır.
4. Askeri ve Demografik Baskının Analizi
Eserde Curcan, Talkan, Semerkant ve çevresinde yaşanan saldırıların yol açtığı demografik tahribat ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır.
Bu olayların:
• Oğuz, Karluk, Türgiş ve diğer Türk boylarının yayılma alanlarını daralttığı
• Bazı kabileleri yer değiştirmeye zorladığı
• İnanç tercihlerinin yeniden şekillenmesine yol açtığı
savunulmaktadır. Bu bağlamda dini dönüşüm, sosyopolitik baskının bir yansıması olarak konumlandırılır.
5. Dini Dönüşüm ve İnanç Pratiklerinin Tartışılması
Eserin en dikkat çekici bölümlerinden biri, Türklerin inanç pratikleri üzerindeki İran etkisinin tartışıldığı bölümdür. Kaya:
• Samanilerin kültürel ve dini etkilerini
• İbadet ritüellerindeki tarihsel süreksizlikleri
• Maniheizm, Hristiyanlık ve Musevilik gibi alternatif yönelimleri
karşılaştırmalı olarak değerlendirmektedir. Bu tartışma, literatürde yeniden gözden geçirilmesi gereken konulara işaret etmekte olup eserin akademik değerini yükselten unsurlardan biridir.
6. Kurumsal Arşiv Kaydı ve Akademik Değer
Kitabın Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi envanterinde yer alması, eserin metodolojik niteliği ve kurumsal güvenilirliği açısından önemli bir göstergedir. Bu kayıt:
• çalışmanın arşiv niteliğinde kabul edildiğini
• bölgesel araştırmalarda referans kaynak olarak değerlendirildiğini
• uzun dönemli bilimsel dolaşımının güvence altına alındığını
ortaya koymaktadır.
7. Sonuç
“Arabın Türke Zulmü”, Türklerin İslamiyet ile karşılaşma sürecine baskı, şiddet ve kimlik dönüşümü perspektifinden yaklaşan özgün bir çalışmadır. Kaya’nın tarihsel olayları yeniden okuyuşu, literatürdeki tek yönlü anlatılara alternatif bir değerlendirme zemini sunmaktadır. Kurumsal arşiv statüsü ise eserin bölgesel tarih araştırmaları açısından kalıcı bir referans olma niteliğini pekiştirmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder